:: YAZI

Eklenme: 10.07.2006 08:04 


"Doğruluk ve Hak istikametinde ki her hareketi alkışlamak, hakka karşı saygılı olmanın ifâdesidir. Hakkı sadece kendi meslek ve meşreplerine münhasır görenler; çok geçmeden yalnız kalacakları gibi, hak telakkisinde de hep değişik duracak, istikrâra ulaşamayacaklardır." Kriteri; "Hizmet Düşüncesi"nin aynasıdır. Hangi makamda olurlarsa olsunlar, "Para/şan/şöhret/makam" koltuklarında otururlarsa otursunlar, hizmet düşüncesi ölçülerini kendilerinde göremeyenlerin geleceği pek parlak olmaz, hüsran ile neticelenmesi bile mümkündür.
Türkiye mazide hoş bir seda olarak kalan bir seçim dönemi yaşadı. Yılların getirdiği kötü birikim, hasta bir Başbakanın makam koltuğunda direnmesi, iç ve dış güçlerin istikrarsız hükümet istemesi, cadde ve sokaklardan tankların geçmesi, 28 Şubat olaylarının getirdiği onulmaz yara ve sıkıntılar, milletin ABD. ve IMF'ye muhtaç olması; iktidarları devirdi, partileri sildi/süpürdü. Çeşitli baskılar, hesapsız paraların sarf edilmesi, köfteli/dönerli mitingler yapılmasına rağmen, "Milli İrâde", halkımız AK Parti'yi iktidara getirdi. Denize düşenlerin yılana sarılmak zorunda olduğu bir dönemde AK Parti'nin sandıklardan çıkması pek te kolay olmadı. Ak Parti'nin; menfaatten uzak, inandığı davasına gönül vermiş, milletine sevdalı kimselerin gayret ve çalışmaları ile seçimleri kazandığını söylemek mümkündür.
Türkiye'nin siyasi kaderimidir bilinmez, siyasi vitrindeki koyun etinin budundan bir parça kapmak isteyenlerin her zaman sayıları az değildir. Genel ve mahalli seçimlerde but kapma yarışına katılan niceleri Ak Parti rozetli göğüslerini gere gere (!..) arz-ı endam ederek, listelere girdiler. Tabiri caizse; havadan ve tavadan kazandılar. Ak Parti rüzgârı önüne kim geldiyse "Bayburt Kengeri" gibi sürüklendi Milletvekili oldu, başkan oldu, bilmem ne oldu. Seçimi kazanmasa dahi, dışarıdan bir yerlere atandı, getirildi. Arkadaşlık, akrabalık, siyasi paylaşım, memleket, bölgecilik ve traş olma, kurban kesme, salon işletme ilişkilerine kadar değerlendirmeler yapılarak; atamalar yapıldı, kadrolar değiştirildi, değiştirilmeye de devam ediyor. Her dönem olduğu gibi, bir furya olarak almış başını gidiyor...
Osmanlı'nın Dibâcesi Bursa; 16 Milletvekili çıkardı. 4 CHP. Milletvekili yanında, 12 milletvekili Ak Parti'den çıktı. Ömrü hayatlarında vekil olmayı rüyalarında görseler inanamayacakları, yorum yaptıracakları birçok dostumuz, kardeşimiz milletin vekili oldular.
Zaman en güzel şahit ve ölçü olarak karşımıza çıktığında; milletvekillerimizin karnesi pekte iç açıcı değil. Meclis zabıtlarına göre; 3 Kasım'dan bugüne meclis performansında milletvekillerimizin karnesi düşük sayılabilir. Dilekçe Komisyonunda görevli Abdülmecit Alp'in üç kanun teklifi yanında soru önergesi yok. Milli Eğitim komisyonunda bulunan Faruk Ambarcıoğlu'nun 2 kanun teklifi ile 14 önergesi bulunuyor. Sağlık Aile Çalışma Komisyonunda görevli Şerif Birinç; 4 kanun teklifi vermiş, soru önergesi yok. Diğerleri ise şöyle: Grup Başkan Vekili Faruk Çelik: 14 Kanun teklifi, soru önergesi bulunmuyor. Kemal Demirel (CHP) 17 kanun teklifi, 138 soru önergesi. İnsan Hakları Komisyonunda bulunan Zafer Hıdıroğlu; 5 kanun teklifi, soru önergesi yok. Plan ve bütçe komisyonunda görevli Altan karapaşaoğlu; 4 kanun teklifi, soru önergebi bulunmuyor. Meclis başkan vekili Ali Dinçer (CHP.) 6 kanun teklifi yanında, 2 soru önergesi var. Komisyonlarda bulunmayan Sedat Kızılcıklı'nın 1 kanun teklifi yanında, soru önergesi mevcut değil. Adalet Komisyonunda bulunan Mehmet Küçükaşık'ın (CHP.) 27 kanun teklifi yanında, 31 soru önergesi var. İçişleri Komisyonu, Şevket Orhan'ın 2 kanun teklifi yanında, önergesi yok. CHP. Den Mustafa Özyurt'un 31 kanun teklifi yanında, 4 soru önergesi bulunuyor. "KİT" de görevli Niyazi Pakyürek; 1 kanun teklifi yanında, önergesi yok. TBMM. Hesaplarını İnceleme Komisyonunda görevli Mehmet Emin Tutan'ın ise; 3 kanun teklifi yanında, 1 soru önergesi var. AB. Uyum Komisyonu görevlisi Ertuğrul Yalçınbayır'ın 13 kanun teklifi yanında, 14 soru önergesi mevcut. Dışişleri komisyonunda vazifeli Mustafa Dündar'ın da 3 kanun teklifi yanında, 2 soru önergesi bulunuyor. TBMM'nin 17'si ihtisas komisyonu, 6'sı Uluslararası ilişkiler alanındaki komisyon olmak üzere 23 daimi komisyon bulunuyor, bursa Milletvekillerinden hiç biri, bu 23 komisyonun başkanlığına seçilemedi. Sadece Altan Karapaşaoğlu; TBMM. Plan ve Bütçe Komisyonu'nun Başkan Vekili olarak görev yapıyor.
CHP'li 4 Bursa milletvekili toplam 175 soru önergesi verirken, yine CHP'li Kemal Demirel 138 soru önergesi vermiş, toplam 12 AK Partili milletvekilinin 41 soru önergesi bulunuyor.
"Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" atalar sözü, yanında "Yattı, uzandı, kazandı" kelam-ı kibarına ne demeli?... Görelim zaman neyler, gelecek nasıl olur, kimler gider, kimler kalır?...

"BURSA DİBÂCESİ"
İLHAN YARDIMCI

NOT DÜŞÜN, DÜŞÜNÜN...
* Güney Amerika'nın Kuzeyinde yer alan, 912.050 km2 yüz ölçümlü, 30 milyon nüfuslu Venezuela'nın 1492 tarihinde Kristof Kolomb tarafından keşfedildiği yalanını, yıllardan beri okuruz, böyle anlatırlar.
Yalan söyleyen tarihin gerçek sayfaları arasında Venezuela'da büyük bir soykırım yaşanmış; dört büyük ırktan biri olan Kızılderili İnka ve Aztek'lerden, günümüz dünyasında geriye sadece uyuşturucu müptelası yapılmış, birkaç köyde kalan melezler bulunmaktadır.
Üç yüzyıl süren soykırımın müsebbibi ve haini, kahraman ve kâşif gösterilen Kristof Colomb'dan başkası değildir. Kan ve gözyaşının hakim olduğu soykırımdan sonra; Venezuella çocuklarına bu yalan tarihle övünmeyi öğrettiler. "Soykırımı müzesi" yerine, Kristof Colomb'un heykelini diktiler. Batılılara sadakat yemini eden Venezuela halkı, yıllardan beri kendi cellatlarını alkışladılar, asıllarını unuttular.
22 yıl süren katliamlar sonunda, Kızılderili Arawaks yerlilerinin sayısı sekiz milyondan, 22 bine düşürülmüştür.
Kristof Kolomb'dan sonra Amerika'ya giden İspanyol'lar; 8 milyon olan Arawaks yerlilerinin sayısına bu rakama indirmekle kalmamış, çocukların bacaklarını koparmışlardır. İnsanları kaynar kazanlara attılar, bir kancaya takıp kızarttılar, sonra da köpeklere yem olarak attılar.
Yıllar sonra gerçekler meydana çıktı; Venezuela halkı Kristof Colomb'un soykırımcı bir katil ve hâin olduğunu öğrendi. Karaya ayak bastığı yerde dikilen kocaman heykelini kendi elleriyle yıktı. Şah ve Saddam'ın putlarının yıkıldığı gibi...
İnkılap Yayınları arasında yayınlanan "Coğrafi Keşiflerin İçyüzü" isimli eseri okuyanlar, millete yutturulan nice yalanları göreceklerdir. Kristof Colomb yolculuğa çıkmadan önce, kılavuz kaptan kiralamak için İstanbul'a geldiği, iki kişi kiraladığı ve Venezuela'da binlerce Kızılderili'yi katlettiği, tarihi soykırım yaptığını duydunuz mu?.
* Ümit Burnu'nu keşfetti diye bize anlatılan Vasko da Gama'nın da büyük bir katil ve İslam düşmanı, bu olayın da uydurma/yalan olduğunu bilir misiniz?...
* Mustafa Kemal'i Samsun'a götüren seyir defteri ve gemi nerede, kimler tarafından ortadan kaldırıldı?. Ders kitaplarında "Kırık bir gemi... Dalgalarla boğuşan bir gemi..." olarak beyinlere nakşedilen gemi nerede?...
* Osmanlı'nın dört ordusunu helâke sürükleyen ve Osmanlı'nın sonunu getiren süreçte; Şam ve Filistin cephelerinde üç ordumuza komuta eden Liman Von Sanders kimdir?. Hatıratları ve yalanlarla dolu eserleri kimler tarafından lanse edilir, kimlere okutulur?...
* Selanik'te bulunan Şemsi Efendi okulunun çağdaş eğitim veren bir okul olduğu, Mustafa kemal'in bu okulda okuduğunu biliriz. Aralanan tarihin sayfaları arasında bu okulun Yahudi iş adamı Alatini Efendi'nin mali destekleri ile kurulan Şimon Zwi'nin yönettiği bir tarikat okulu olduğu, Sultan Abdülhamid'in Selanik sürgün günlerinde Şimon Zwi'nin evinde ikamete mecbur tutulduğunu duydunuz mu?...
Yıllardan beri allandıra/ballandıra anlatılan Selanik'teki Atatürk'ün doğduğu ev olarak kitaplarda yer alan resim, araştırmacılar tarafından yalanlandı. Mustafa Kemal'in kardeşleri ve üvey babası ortaya çıktı. Hürriyet gazetesi tarih ilavelerinde çeşitli resimlerle anlatıldı. Atatürk'ün bu evde doğmadığı, 10 Kasım 1938 tarihinde, saat 9'u beş gece değil, bir gün önce öldüğü de iddia edildi. Korkutulmuş, yıldırılmış ve bastırılmış bir toplumda; bu gerçekleri yazmak kolay bir mesele değil, yürek ister, cesaret ister, kalem ister: Bilir misiniz?..

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem