RUHİ SU'YA
Eklenme: 27.08.2020 11:43
RUHİ SU'YA
Başımda dikleşen sarı sıcağı güneşin
Suya ateş düştü
Türkülere yangın
Dizlerimde yorgunluğu
Geçmişin
Akşamın hüznü dökülürken
Gözlerimden
Alın terini yitirmiş nasırlı eller
Suya türkü yazmakta
Kızılırmak kanatmakta dizeleri
Dicle’nin coşkusuyla
Kucaklaşırken Fırat'ın ezgileri
Yaralı bir martı vurulmuş
Sularımda...
Çığlığında yurtsuz ezgiler
Ben gibi sen gibi
Vurulup düşen gibi
Düşlemimde özgürlüğün...
İnsan olmanın ağırlığı
Yorgun düşen kollarıma
Kelepçeler sıkar yüreğini
Hasan dağının...
Bilekte zincir kanatan sevdalarıBir kuşun kanat çırpmasıdır
Aşılmayan tel örgülerde...
Hasretin 'sevdanın' vurgunu
Zulamdaki mahpus türküler...
Bir acem kızının
Kaş altından yürek yakışı değil mi
Drama köprüsünde yiğitlik destanı
Ve ekinin harmanlanması
Köroğlu dağlarında...
Suya yazılan türkülerde bu hasretKağnılar geçerken ayın altından
Ağıtlar yükselir dilimizden
Nesimi'den Pir Sultan'a...
Sivastopol önünde selamlarız
Öfkeyi bilinci ve kavgayı
İnce bir kıvılcımdır
Yakıp geçen
Ezgili yürekleri
Seferberlik destanında...
Bolu beyinin zalimliğidir
Köroğlu'nun öfkesinde
Savrulan rüzgar
Ve küfrettiren ana avrat
Hain kalleş duruşlara...
Şimdi hep bir ağızdan söylenir
Dostlar korosuyla suya türküler
Yürek yüreğe omuz omuza
Sırt sırta vermişiz dağlarla...
Koyaklardan sessiz bir çığlık
Büyümekte
Yürüdükçe engine...
Dile gelmiş suya yazılmış türküler
Sabahın bir sahibi var
Sorarlar bir gün sorarlar...
Sular denizleştikçe,
Deryalaştı denizler.
Sevda türkülerinde yalın bir çığlık
Dünya emekçilerinin
Ve onlar için vatanı yok denildi...
Kendi yurtlarında
Vatansız kalışındandır
Türkülerin sulardaki sürgünlüğü...
Suya yazılmış
Türküler sürüklenir
Girdabında gecenin
Türküler kanamakta,
Dağların göksünden
Bir telaş koşuşturmakta
Koyaklardan..
Suyun türküsü yayılır ovalara
Bahar coşkusunda
Savrulur
Çiçeklerin kokusu
Burçak tarlasından
Karanfil yüklü sabahlara'
Suya türkü' ozanın halka niyazından
'Güle türkü' bülbülün güle avazından gelir..
'Emeğin' türküsüdür, suya yazılan
Dünyayı saran yurtsuz ezgiler
Bu örselenmiş ateş
Bu sürgün kavga...
Yarin yanağından gayrı
Her şeyde
Hep beraber dercesine
Kucaklar Ruhi SU'yu
Bedrettin yürekliler
El kapılarında...
ABDULLAH ORAL. OZAN VURGUNİ.
( faceBook’tan)
“BENDEYAR” EKOLÜ İLE VERDİĞİ İLHAMLA,
HOCAM NECİP FAZIL KISAKÜREK’E
Suya bir ateş düşse, Güneş’ten alır payın.
Türkülerde yangın var, Bedir olmuş bir Ay’ın.
Fikir gönle üşüşse, gerilir elde yayın.
Gül goncasında bin hâr; hisse alın, anlayın.
SECDELERDE NASIR DİZ, İZ ARASIN GEÇMİŞİN.
ARA PEYGAMBERİ İZ, YOKSA ZOR GEÇER İŞİN.
Alın teri var ise, eller de nasır tutar.
Dünya sana dâr ise, fâni olmaktan kurtar.
Karşında ağyâr ise, seni çağırır kurtlar.
Hasret kalan yâr ise, tükenmesin umutlar.
KIZILIRMAK BİZİMDİR, EZGİ VAR SULARINDA.
BAYRAK, EZAN GÖZÜMDÜR, KÜHEYLÂN YULARINDA.
Kelepçeli Hürriyet, Prangalı bir mahkûm.
Kaos Asrı Zürriyet, Zâlim yanında Mazlûm.
Sevdakâra hürmet et, Adalet için Maznûn.
“İnsanlık” olsun ebet, İlâhi Fermân O’nun.
İSLAM YOLU İZİMDİR, DESTAN HİRADAĞI’NIN,
BU YURT/VATAN BİZİMDİR, GÜLLER AÇAN BAĞININ.
Hasret sevdâ vurgunu, mahkûm olan duygular.
Önce nefis sorgunu, kalkar hemen kaygu(ı)lar.
Türkülerin sürgünü, ara daim bulgular.
Geçen zaman hear günü, tarih yazar olgular.
KÖROĞLU/AYVAZ İLE, ÇAMLIBEL’DE DUR HELE!
DÂVADA YAPMA HİLE, VEVBÂL YÜKLEME BȆLE.
Ağıt Dilde kelâmdır, Ölüm Allah’ın emri.
İman ile tamamdır, olmayız asla fevri.
Seher vakti yamandır, Hâzan mevsimi cevrȋ.
Feryat ile amandır, yaşanır Kıyam devri.
MEŞÂLEDE KIVILCIM, AŞK ATEŞİ YAKARSA.
ÂŞIĞA SORMA AŞKIM, SEVDÂ ONA BAKARSA.
Vahdet denir Birliğe, Öfke/Kavga uçurum.
Muhtacız hak dirliğe, bilmeli Vatan kurum.
Düşersek ikiliğe, beşikte yetim yavrum.
Ahlâkta kişiliğe, emir gelirse vurun.
DAĞ DİBİNDE ÇEĞİL OL, RÜZGÂR SENİ GÖTÜRSÜN.
BOŞ OLAN KAPLARA DOL, ÜSTÜNÜ BİR ÇUL ÖRTSÜN.
Gecenin karanlığı, tan yerine gebedir.
Cemâlin aydınlğı, Hak’tan gelen hibedir.
Edebin saygınlığı, mavya sağlam, dibedir.
Dâvanın baygınlığı, müjde ile haberdir.
ÂHENKLERİN İÇİNDE, ARŞ KAT’A DİLEKÇEDİR.
BİNLERCESİ NİÇİNDE, EDEBİ BİR LEHÇEDİR.
Şair/Yazar/Sanatkâr, Âşık/Ozan mızrâbı,
Olmalı kanaatkâr, doldur boş olan kabı,
Nifak sokan hilekâr, kırık baltanın sapı.
Şairler taşır vakar, yutmaz hilekâr hapı.
SU GİBİ ÂZİZ OLMAK, KEMÂLİ KALEMİNDE,
GÜLLER İÇİNDE SOLMAK, CÜMLELER ÂLEMİNDE.
KEMÂLİ ( İLHAN YARDIMCI )
28 AĞUSTOS 2020/CUMA
“CUMAMIZ MÜBÂREK OLSUN, FİTNE ATEŞİ SÖNSÜN!)
NOT:
FİKİR ZİKZAKLARI İLE KENDİNİ BULAMAYAN MEHMET RUHİ SU KİMDİR:
1912 yılında Van'da doğdu. Memur olarak çalışan babasının tayini nedeniyle çocukluğunun büyük bir bölümünü burada geçirdi. Genç yaşlarda babasını ve kısa zaman sonra da annesini kaybetti.
Gençlik yıllarını yanlarına verildiği yoksul bir aile ve daha sonra da öksüzler yurdunda geçirdi. Bir ara İstanbul'da askeri okullarda okudu, ancak müzik sevgisi onu yeni arayışlara itti.
Adana Öğretmen Okulu'nda okurken, Ankara'ya Müzik Öğretmen Okulu'na (Musiki Muallim Mektebi) girmeyi başardı.1942`de Ankara Devlet Konservatuarını`nın Şan bölümünü bitirdi. Aynı yıllarda sırasıyla Ankara Cebeci İkinci Ortaokulu`nda sonra Hasanoğlan Köy Enstitüsü`nde müzik öğretmenliği yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Orkestrası’na seçildi, konservatuarın opera bölümünde de okudu ve daha sonra da Devlet Operası'nda çalıştı. Devlet Operası sanatçısı olarak, Bastien Bastienne, Satılmış Nişanlı, Madame Butterfly, Fidelio, Tosca, Yarasa, Aşk iksiri, Rigoletto, Figaro'nun Düğünü, Maskeli Balo ve Konsolos gibi operalarda rol aldı.
Ankara Radyosu`nda 15 günde bir yayınlanan türkü programları düzenledi; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi`nde büyük bir koro oluşturdu. Aldığı klasik batı müziği eğitimi türkülerinin yorum ve icrasına yaklaşımının kurumsal temelini oluşturdu.
Ruhi Su, 1952-1957 yılları arasında 1951 Türkiye Komünist Partisi (TKP) tevkifatı dolayısı ile hapis yattı. 1960'ta İstanbul'da Taksim Belediye Gazinosu'nda sahneye çıkan Ruhi Su, bir yandan da halk türkülerini kaydedip, arşivleme görevini üstlendi. Bu arada radyoda da 'Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor' anonsuyla sunulan bir radyo programı yaptı. Bu programlardan birinde söylediği "Serdari Halimiz Böyle N'olacak? Kısa çöp uzundan hakkın alacak" türküsü nedeniyle radyodaki işine son verildi.
Söylediği türkülerdeki siyasi vurgular yüzünden aleyhinde kampanyalar başlatılan ve işini kaybeden sanatçı, türküleri derleyip, yeniden yorumlama işine kendi başına devam etti. 1975'te Dostlar Korosu’nu kurdu. 1978'den sonra ürettiği kasetlerle halk müziğinin, yaygınlaşmasına büyük katkıda bulundu.
Ruhi Su, 12 Eylül yönetiminin engellemeleri yüzünden yurtdışında tedavi şansı bulamadı ve 20 Eylül 1985'te öldü. Mezarı İstanbul Zincirlikuyu'dadır. Ruhi Su'nun cenaze törenine binlerce kişi katıldı ve cenaze 12 Eylül döneminin ilk büyük kitle gösterisi haline dönüştü. Cenazede gözaltına alınan 163 kişi İstanbul siyasi şubede 15 gün süreyle gözaltında tutuldu.
Alevi Deyişlerini okudu, Pir Sultan'ın, Hatayi'nin ve diğer ozanların deyişlerini yorumladı. Nazım Hikmet'in şiirlerini ilk besteleyenlerdendir. 1954'te hapisteyken söylediği Mahsusmahal adlı türküsüyle ünlendi.
Ruhi Su, ölümüne kadar 16 tane 45'lik plak, 11 uzunçalar çıkardı. Ölümünden sonra kurulan Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı aracılığıyla eşi Sıdıka Su (ölümü-18 Ekim 2006) ve oğlu Ilgın Su özel arşivlerdeki ses kayıtlarından yararlanarak plak, kaset ve CD üretimini sürdürdüler. Vakfın merkezi Beyoğlu, İstanbul'da. (EÜ)
|