GÖNÜLDEN DAMLALAR (247)
Eklenme: 13.05.2020 10:32
(RAMAZAN DUYGULARI …)
İFTAR
İftarı beklerken, sessizlikte iz,
Yuvalarda şenlik, sofralar hazır.
Açlık emeklerken, bağdaş kurmuş diz
Ruhlarda esenlik, insana nazır.
MUHTEŞEM MANZARA, MÜSLÜMAN İÇİN,
YÜZLER OLMAZ KARA, OLANLAR NİÇEN?
YÜZ ÇEVİRİR
Evlat da yüz çevirir; ihtiyarsan , düşte gör.
Yaşlılık başa belâ, çıkmaz ise sesin gür.
Kim sana selam verir, sanma kendini özgür.
En yakın dostun helâ, olursun daim sürgün.
ELBET HEPSİ BİR DEĞİL, ÖPÜLESİ ELLER VAR,
EVLÂDINA VER MEYİL, EN SÂDIK DOST İLE YÂR.
HAKKIMI HELÂL ETMEM!
Hakkımı helâl etmem, Ağyâr ile Nâmerde.
Kıraç toprakta bitmem, selam yollarım merde.
Yurdu bırakıp gitmem, yiğitlik vardır serde.
Şer sözleri işitmem, gözüme gelir perde.
İNANANLAR TAŞISIN, TABUTUMU MEZARA,
BAŞIMI KİM KAŞISIN, DÜŞTÜM BİN ÂHÛZÂRA.
ADALET OLMAYINCA
Hak verilmez alınır, Adalet olan yerde.
Mevlâ böyle buyurur, peygamber te’yid eder.
Hak kitabı duyurur, hak verilirse bile.
Akabe’de kalınır, düçâr olsa da derde.
MÜCÂDELE/KAVGALAR; HAK ALMAK İÇİN OLSA,
GÜLEN OLSA KARGALAR, ADALET YERİN BULSA.
ÖMÜR
Ah! İle geçen ömür, Acı ile Dert verir.
Samimi olan Dünür, Akraba için erir.
Körüksüz yanmaz kömür, onda erimez demir.
Önce nefsini sömür, Hak’tan gelen bir emir.
GEÇER, DELER DE GEÇER, DÜNYA İKİ KAPI HAN,
SONUNDA KEFEN BİÇER, ÇİLE/GAMLARA DAYAN.
ÂR İLE HÂYAMIZ
Âr ile Hâyamızı, kapı ardına koyduk.
Utanma nedir bilmez, bu zamane gençliği.
Kirlenen havamızı, zehir içerek doyduk.
Zerre kadar irkilmez, bilmez zaten hiçliği.
MEDENİYET DEDİLER, ÇAĞDAŞ KAPILAR AÇIK,
HARAM/HELAL YEDİLER, SOKAKLAR DOLU KAÇIK.
“GÜLLÜK/GÜLİSTANLIK”
“Güllük/Gülistanlık”, arama sakın.
Bu dünya halinde, etrafa bakın.
Bir haram falinde, oluyor akın.
Ağacın dalinde, bulmazsın salkım.
“ASR-I SAADET” DE VARMIŞ BÖYLE HAL,
ADEM SELÂMETTE, İŞTE ORDA KAL.
DUA
Meccânen affet bizi, Ol Dergâhına geldik.
Biz günahkâr kullarız. Gidecek bir kapı yok.
Kayıp peygamber izi, ilâhi emir deldik.
Bize gönder kılavuz, sînelerde binler ok.
ŞAHİT OLSUN MELEKLER, ŞAHİT OLSUN YERLE/GÖK,
KABUL OLSUN DİLEKLER, SIRTIMIZDA AĞIR YÜK.
KEMÂLİ vardı derler; çekinmeden yazardı.
Zân ile Tân ederler, haksızlığa kızardı.
Bazen hakkını yerler, o zaman da azardı.
Hak Mîzân’a giderler, tuzakları bozardı.
FATİHA İSTER SİZDEN, KABRİNE GELİRSENİZ;
HELÂLLİK OLSUN BİZDEN, KARŞILIK VERİRSENİZ.
KEMÂLİ
(12 MAYIS 2019/SALI)
|