BİSMİLLÂH!
Eklenme: 09.09.2019 12:49
Kur’ân’ın deseni Müminin rengi,
İmanlı dillerde baldır Bismillâh!
Vuslata götüren aşktır âhengi,
Cennet’ten Sırat’a eldir Bismillâh!
Vukuf-i Zamandır söyle Bismillâh!
Vûslât perdesini aralar Allah,
Nefs-i Marziye’ye gider inşâllah,
Nefs-i Kâmileye hâldir Bismillâh!
Nazar ber kadem hep fâni hanına,
İnayet O’ndadır O’nun yanına,
Halvet der encümen nefs tufanına,
Her lâhza inleyen dildir Bismillâh!
Bismillâh Bismillâh Bismillâh gayem.
Bismillâh aslında benim hikâyem.
Aşkın pazarında sırlı sermâyem.
Goncaları nurdan güldür Bismillâh!
Bismillâh diyenin duruşu haktır.
İhlâstır efsûnu Bismillâh tektir.
Vûkûf-i Kalb ile eylesin takdir.
Hakk'ın Divânına yoldur Bismillâh!
ÖMER EKİNCİ MİCİNGİRT
VERDİĞİ İLHAMLA. “BENDEYÂR” EKOLÜ İLE
BİSMİLLÂH!
Mümin’in nefesi, “Kul”luğun sesi.
Müslüman gönülde, DİLDE Bismillah!
Görünür ensesi, başında fesi,
Âşığın sazında, ELDE Bismillah!
HAKİMDİR YARATAN, BELDE AĞIR YÜK.
OLMUŞSA SONRADAN, AÇILIR HÖYÜK.
Sırat’ta Hüccettir, Resûl şahidi.
Sır dolu Hikmettir, sözleşme ahdi.
Dilini Zikrettir, geçer gün vakti.
Kelâmı fikrettir, yıkarsın tahtı.
MIZRÂBIN SAZINDA, TELDE BİSMİLLAH!
DİKENLİ GONCADA, GÜLDE BİSMİLLAH!
Vȋsâl Kapısında, Vûslat anında,
Berât tapusunda, tende canında,
Mevlâ yapısında, emr erkânında,
Seherler Tanında, âsȋl kanında.
NEFS-İ EMMÂREYE, YOLDA BİSMİLLAH!
HAKTAN SERMÂYEYE, KOLDA BİSMİLLÂH!
Aşkın mezâdında, Hûplar yığnakta,
Yaratan adında, Divân sığnakta,
Balın tadında, maya kaynakta,
Müslim muradında, Rahmet sağnakta.
KÂİNAT HÜKMÜNDE, “OL!” DA BİSMİLLÂH!
NAMAZIN RÜKNÜNDE, ŞOLDA BİSMİLLÂH!
KEMÂLİ Kalemde, Vira BİSMİLLÂH!
Cümleler Âlemde, Hira BİSMİLLÂH!
Bina/Kat/Şâlemde, Kira BİSMİLLÂH!
Kırık bir lâlemde, Zira BİSMİLLÂH!
SON Kİ İRSÂLEMDE, ZIRAR BİSMİLLAH!
ÖMÜR İHÂLEMDE, ZIMÂR BİSMİLLÂH!
KEMÂLİ (İLHAN YARDIMCI)
SÖZLÜK:....................................................................
BİSMİLLÂH: Bismillah Arapça bir kelimedir. "Allah'ın (c.c.) adıyla" anlamındadır. Bir işe başlarken, o işin kolaylıkla ve güzellikle olması için Allah'ı o işe dahil etmek ve O'ndan yardım istemek için söylenir. Buna besmele çekmek denir ve bazen de hayret, korku gibi durumlarda da söylenir.
Bismillahirrahmanirrahim ise aynı anlamda olup Allah'ı Rahman ve Rahim sıfatları ile anmaktır.NEFS-İ EMMÂRE: Kötülüğü emreden ve bundan zevk alan nefise verilen isim. Nefis tezkiyesi kademelerinden ilkidir. İlk kademede nefsin temizliğine henüz başlandığı için nefiste bütün 19 âfet mevcuttur. Onun için bu kademede nefis henüz arınmadığı için kötülüğü emreder. NEFS-İ MARZİYE: Nefsi Raziyeye Yükselmiş bir nefis artık, Rabbimizin her yarattığının kader çizgisinde doğru ve hak olan olduğunu anlamaya başlar , keşkelerini bırakırsa, ve sebeblerde boğulmaz ise , artık onun melekleri anlamaya başladığı zaman, nefsi Marziyeye adım atmış olur. Hayatta seçeneklerin bol olduğunu anlaması, kör cahil gibi bir kararda diretmemsi gerektiğini anlayınca yine marziyede yol almaya başlar. NEFS-İ KÂMİLE: Temizlenmiş nefis anlamına gelmektedir. temizlenmiş nefis ise, insan bedeninde bütün kötülüklerin odağı olan nefsin, kötü vasıflarından kurtulup olgunlaşarak kemal noktasına çıkması şeklinde yorumlanır.NAZAR BER KADEM: Gözün ayağın üzerinde olmasıdır. Hak yolcusu, yürürken devamlı önüne bakmalıdır. hep kendi işi ile meşgul olmalıdır. gözünü haramdan ve kalbini karıştıracak şeylerden korumalıdır.
VUKUF-İ ZAMAN: Yaşanan her anın farkında olmaktır. Hak yolcusu, her anını kontrol etmelidir. o vakit içinde kendisine gereken en hayırlı âmelin ne olduğunu bilmeli ve o ameli yapmalıdır. İHLÂS: Arıtma, saflaştırma, ayırma, katışığını giderme manasına gelmektedir. VİSÂL: (Sevgiliye) kavuşma. HİRA: Aramak, arayış manasına gelir.Nûr Dağında (Cebel-i Nur) ufacık bir mağaradır. dağın ismi hira değildir. VȖSLAT: (Sevgiliye) ulaşma, erişme, kavuşma. HÜCCET: “delil, burhan, senet” anlamına gelen hüccet (çoğulu hücec) “bir davanın sıhhatine delâlet eden şey” demektir. Osmanlı hukuk terminolojisinde hüccet kelimesi iki anlamda kullanılmıştır. Birincisi şahitlik, ikrar, yemin ve yeminden nükûl gibi bir davayı ispata yarayan hukukî delillerdir. KUL: Kulluk, yaratılan insan ile Yaratan Allah arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir âmeliyedir. Bu yüzdendir ki, ilk inen Vahiyde, Allah’ın yaratıcılığı ve insanın da yaratılmışlığı öne çıkarılmıştır:
“Yaratan; insanı yapışkan bir hücreden yaratan Rabbinin adıyla oku.”(Alak, 96/1-2).
Yine Kur’an’da, insanı Allah’a kulluk yapmağa davet eden ilk ayette de bu ilişkiye dikkat çekilmiştir:
“Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden önceki insanları yaratan Rabbinize ibadet ediniz / kulluk yapanız.”(Bakara, 2/21).
HUB: Hoş, güzel, iyi. VİRA: Aralıksız bir biçimde, hiç durmaksızın, sürekli olarak. Balık avına çıkanların sıkçac kullandıkları bir deyim: Vira Bismillah! ZİRÂ: Çünkü, ondan ki,, şundan, bu sebepten ki. El,kol uzunluğu. Arşın. Yirmidört zparmak uzunluğu. Gökte Ay’ın menzillerinden birisi.ZIRAR: Karşılıklı zarar vermek. ZIMÂR: Irz, Namus. Gizli kalmış hazine. İş veya şey. ŞÂLE: Orman içerisinde bulunan geniş saçaklı ve alçak çatılı ahşap dağ evleri.
........................................................................................................
|