BEYİTLER. VEBÂLİ/ACIYI DÜNYADA YAŞAMAK...
Eklenme: 19.12.2017 12:44
Mesut Yılmaz ne haber, unutma o günleri,
Nefsine ver o haber, şöhret ile ünleri.
Bektaşi Veli’nin, bir anma gecesinde,
Yapmaz asla delinin, cümleler hecesinde.
“Size müjde getirdim, İmam/hatip okulu,
Orta kısım bitirdim, yere serdim bir çulu.”
Alkışladılar seni, Tarih yazdı o günü,
Denȋden daha denȋ, ruh yaşadı sürgünü.
Acı çekti bu Millet, yıllar geçti aradan,
Yurdu kapladı illet, oldun insan sıradan.
Okul yine açıldı, karagün mazi oldu,
Vatana nûr saçıldı; sevinç, sevgiyle doldu.
Pörsüdü can bedenin, saçlarına ak düştü,
Sebep vardı edenin, düştü şimdi yüz üstü.
Oğlun etti intihar, debdebeli merâsim,
Edemedin iftihar, elinde kaldı resim.
Vebâlini yaşadın, Bhiret hesâbından,
Dünyalığı başardın, feryat ile âhından.
Bazen dünyada çıkar, ibret alınsın diye,
Varlığı kökten yıkar, lokma inmez mideye.
Acınacak haldesin, kolay değil bu acın,
Nefsine sorsan, nesin?, ne oldu Başkan Tacın?
Makam/Koltuk/Dünyalık, Âhiret’e hazırlan,
Bilmeyen olur alık, Hakkın yoluna dayan.
Kat/Yat/Ev/Villalar, kabir kapıya kadar,
Nefis seni oyalar, günah göstermez radar.
Hanımın da perişan, açık yakada saçlar,
Nerde kaldı eski şan, yıkıldı Leydi taçlar.
Doğan Medya sahibi, pijamayla karşında,
Aratmadı rahibi, boyun birkaç arşında.
Sözün bittiği yerde, kabrin kapısındasın,
Sordun mu yaşın nerde, sabrın yapısındasın.
Tantanalı yolculuk, kabir toprak finişte,
Kelli/Felli kolculuk, riya ile inişte.
Ölenin arkasından, gerçek olan söylenir,
Düşersen yakasından, pamuk telle düylenir.
KEMÂLİ bil acıyı, ateş düşerse yakar,
Kalem takar kancayı, gerçekler böyle akar.
KEMÂLİ
|