|
“EMÂNET EHLİNE VER”
Eklenme: 06.10.2017 18:35
Na ehil olanlarda, aramayın kemâlat,
Sonradan bulanlar da, evde kalır mı âlet?
Yalanla/Falanlarda, verme sakın kefâlet,
Sızıp da kalanlarda, işin aslı sefâlet.
EHİL OLMAZSA TOHUM, MAHSÜLÜNÜ BEKLEME,
BAŞAKTA OLMAZ BOĞUM, BOŞUNA EMEKLEME.
Ehliyet büyük rütbe, nâmertlere geçmesin,
Bağlanır sağlam hükme, hızar olup biçmesin,
Sayısı belli rükne, eksik/fazla ölçmesin,
Yıkamazsan kol bükme, galibini seçmesin,
EHLİYETİ YERİNDE, KULLANAN OLUR ÂBİT,
ADÂLETİ SERİNDE, ÂDİL OLSUN OL ZÂBİT.
“Emânet Ehline Ver” Peygamberi bir emir,
Olmazsa Yer/Gök titrer, çelikle/demir erir,
Emânet emin ister, insana güven verir,
Ehili iman besler, tohum eksen güverir.
EHLİNE VERİLMİYOR, EMÂNET KAOSU VAR,
EHİL DE İSTEMİYOR, KAÇIYOR DİYAR DİYAR.
Emânetler kirlendi, âlet siyaset için,
Emredenler Efendi, soramazsın ki niçin?
Koltuklardan seslendi, sahibi türlü biçim,
Kim neye heveslendi, geliyor; yakın seçim.
EMÂNET-İ MÜBAREK, KAPTIRMA ZALİMLERE,
YOKSA KIRILIR YÜREK, SORARSAN ÂLİMLERE.
KEMÂLİ’ye emânet, kırılmayan kalemi,
Etmez ona hıyanet, şahit tutar Âlemi,
Sonu olur esâret, koru kırık lalemi,
Gelir sonra felâket, kesin siz irsâlemi.
EMÂNET-İ MUKADDES, SON KARAKOL/SON KALE,
DİRİLİŞ RÜZGÂRI ES, BÂTIL YAPAR İHÂLE.
KEMÂLİ
6 EKİM 2017/CUMA
|
