:: YAZI

Eklenme: 28.11.2019 14:27 


“Hristiyanların yerli maşaları olan Din düşmanları, temiz gençleri aldatmak için, (İslamiyet ilerlemeye engeldir. Hristiyanlar ilerliyor. Tıpta, savaşta, haberleşmelerde kullandıkları fen aletleri, gözlerimizi kamaştırıyor. Biz de Hristiyanlara uymalıyız...) gibi sözlerle, İslamiyet’teki güzel ahlakı, kardeşliği bıraktırmaya uğraşıyorlar ve Avrupalılara, Amerikalılara benzemeye ilericilik diyorlar. Gençleri, kendileri gibi İslam düşmanı yapmaya, felakete sürüklemeye çalışıyorlar. Halbuki İslamiyet, fende, sanatta ilerlemeyi emrediyor. Hristiyanlar ve bütün gayrimüslimler, babalarından, ustalarından öğrendiklerini yapıyorlar. Önceki neslin yaptıklarını, ufak tefek ilavelerle, tekrar yapıyorlar. Öncekiler yapmasalardı, bunlar hiçbirini yapamazdı.”. İfadeleri, İnternet sitelerinden aldığım bir yazının baş tarafı.
Kaos ve Hüsran Asrında, Sapla/Samanın birbirine karıştığı, Tevhit değerlerinin kaybolmaya yüz tuttuğu,Dinin içinin oyulduğu, kendilerine ilim adamı, Âlim etiketi yapıştıranların kiralık Ajan oldukları, Tefrika illetinin Ümmet/Milleti kanserden daha beter hale getirdiği bir zaman diliminde, Hristiyan Misyonerlik bir yara halinden çıkmış, kanamaktadır.
Zaman zaman Facebook’ta yer alan mesajlar üzerine, sözüm ona onlara göre KUTSAL KİTAP NEŞRİYAT’ından kitaplar istedim. Hemen gönderdiler.
MALİK isimli BİR HRİSTİYANDAN BİR MESAJ geldi:
“Merhaba. İlhan’a ulaşmaya çalışıyorum. Nasılınız? Benim adım Malik. Bursa'da oturuyorum. Kutsalkitap.org'dan size bir kitap gönderilmiş. Onu alıp almadığınızı öğrenmeye yazıyorum. Sorularınız varsa ya da birisiyle görüşmek isterseniz heykeldeki kiliseye uğrayabilirsiniz. Kiliseye uğrayamazsanız ve daha birisiyle görüşmek isterseniz Bursa Prostestan Kilisesi size yardımcı olabilir.
Bursa Protestan Kilisesi (Heykel’de) her Pazar günü saat 11:30'ta ibadet var ve her cumartesi günü Kilise 13:00-18:00 açıktır. Yani ziyaret etmek isterseniz sizi bekliyoruz. Kilise Necatibey Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi karşısındadır.
http://www.bursakilisesi.com
Rab sizi bereketlesin. İyi günler.”
Demek ki herkese bunu yapıyorlar. Zehirli bir yılan, akrep gibi,ellerine geçer avı hemen zehirleyebiliyorlar.
Bunu resmi makamlar bilmez mi?.. Yapacakları bir şeyler yok mu?...
Söz buraya gelmişken, kökü dışarıda bulunan Hristiyan Misyonerler hakkında bir not düşelim.
Sual: Misyonerlerin faaliyetleri nelerdir?
CEVAP
Genel olarak misyonerlerin görüşleri şöyle:
(Müslümanları Hristiyan yapmak, gerek Katolikler, gerekse Protestanlar tarafından çok makbul sayılan bir iştir. Çünkü, Müslümanları Hristiyan yapmak, çok müşküldür. Zira Müslümanlar, her şeyden önce ananelerine son derece sadıktır.
Ancak aşağıdaki hususlar iyi netice vermektedir.
1- Müslümanlar umumiyetle fakirdir. Fakir bir Müslümana bol para vererek veya ona bir hristiyan yanında iş imkanı sağlayarak, kendisini Hristiyanlığa teşvik etmelidir!
2- Müslümanların çoğu, din ve fen bilgilerinde cahildir. Ne Kitab-ı mukaddes, ne de Kur'an-ı kerim hakkında tam malumatları yoktur. İbadet etmek için kendilerine gösterilen bir tarzı, şartlarını anlamadan ve hakiki ibadetin ne olduğunu bilmeden, gafil olarak tatbik ederler. Çoğu Arabi bilmediği ve İslam ilimlerinden haberdar olmadığı için, Kur'an-ı kerimdeki ve İslam âlimlerinin kitaplarındaki ince bilgilerden tamamen habersizdir. Ezberledikleri bazı âyetlerin tefsirini bilmeden, okurlar. Hele Kitab-ı mukaddesi hiç bilmezler.
Onlara hocalık eden Müslüman din adamlarının çoğu da, İslam âlimi değildir. Müslümanlara, yalnız ibadetin nasıl yapılacağını gösterirler. Onların ruhuna hitap edemezler. Böyle yetişen Müslümanlar, din hakkında derin bilgi sahibi olmadan, dinin esaslarını bilmeden, gösterilen tarzda ibadet ederler. Müslümanlığa muhabbetleri, Müslümanlığın esaslarını bildiklerinden değil, ana-babalarından gördükleri ve hocalarından öğrendikleri şeylere olan kuvvetli imanlarından ileri gelir.
3- Müslümanların çoğu, kendi dillerinden başka lisan bilmezler. Hristiyanlığın lehinde veya aleyhinde yazılmış kitapları okumak şöyle dursun, dünyada böyle kitapların mevcut olduğundan bile haberleri yoktur. Onlara kendi dillerinde yazılmış ve Hristiyanlığı bol bol metheden kitaplar verin, okusunlar. Bu kitapları verirken, bunların içinde yazılı olan şeylerin onların anlayabilecekleri kadar basit ve açık ifadeli olmasına son derecede dikkat edin. İçinde ağır cümleler, büyük fikirler bulunan kitaplardan hiçbir fayda hasıl olmaz. Bunları anlamazlar ve okurken sıkıldıkları için, bir tarafa atarlar. Sade söz, sade cümle, sıkmayacak ifade esastır. Karşınızdaki insanların çok cahil olduğunu unutmayın.
4- Onlara daima şunu anlatın: (Madem ki Hristiyanlar ve Müslümanlar Allah’a iman ediyorlar. O halde rableri birdir. Fakat, Allah Hristiyanlığı hakiki din olarak kabul eder. Bunun ispatı meydandadır. Bakınız bir kere, görüyorsunuz ki, dünyada en zengin, en medeni, en bahtiyar insanlar Hristiyanlardır. Çünkü Allah, onları yanlış yolda olan Müslümanlara tercih etmiştir. İslam ülkeleri fakir ve zaruret içinde iken, Hristiyan ülkelerinden yardım dilenirken, ilim ve fende çok geri kalmışken, Hristiyan ülkeleri medeniyetin en yüksek mertebesine vasıl olmuş, her gün daha da ilerlemektedirler.
Birçok Müslüman, Hristiyan ülkelerinde iş bulmak için, oralara gitmektedir. Sanayide, ilimde, fende, ticarette, kısaca her şeyde Hristiyanlar Müslümanlardan üstündür. Bunu kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Demek ki Allah, İslam dinini doğru bir din kabul etmiyor. Onun bâtıl bir din olduğunu size, bu hakikat ile göstermek istiyor. Allah, hakiki din olan Hristiyanlıktan ayrılanları cezalandırmak için, onları daima sefil, hakir, perişan bir halde bırakacak ve Müslümanların hiçbir zaman iki yakası bir araya gelmeyecektir.)
İşte misyonerler, bu yalanlarla Müslümanları aldatıp Hristiyan yapmaya uğraşmaktadır. Ellerinde bol para olduğundan, bu paraları büyük miktarda, bu maksat için kullanmakta, müesseseler, hastaneler, okullar, spor salonları, eğlence yerleri, kumarhaneler, fuhuş evleri kurarak Müslümanları iğfal etmeye, ahlaklarını bozmaya çalışmaktadır.
Zamanımızda, Yehova şahitleri denilen Hristiyan misyonerler, yukarıda yazılı tatlı, okşayıcı dillerle Müslüman yavrularını aldatmaya, Hristiyan yapmaya çalışıyorlar. Telefon rehberlerinden aldıkları adreslere, broşürler kitap ve risaleler gönderiyorlar. Şık, süslü giyinmiş güzel kızlar, kapı kapı dolaşarak, evlere bu kitap ve risalelerden bırakıyorlar.
Müslüman uyanık olmalıdır! Dinini bilmeyenin aldatılması daha kolay olur. Dinimizi öğrenmek için piyasadan rasgele kitap almak doğru değildir. Bilhassa günümüzde yazılan Mısırlı, Suriyeli yazarların kitapları çok bozuktur. Bid'at ehlinin kitapları değil, bin yıldan beri her asra ışık saçan İslam âlimlerinin eserleri okunmalıdır. [Hakikat Kitabevinin yayınları, bu kıymetli eserlerden Türkçeye tercüme edilip derlenerek hazırlanmıştır. www.hakikatkitabevi.com adresinden okunabilir ve temin edilebilir.]
MİSYONERLERİN YALANLARI
Sual: Misyonerler, Avrupa’nın kalkınmasına Hristiyanlığı sebep gösteriyorlar. Hristiyanlığın hüküm sürdüğü Ortaçağda, Avrupa geri değil miydi? Hristiyanlık, hangi gelişmeyi emretmektedir?
CEVAP
Bugün Hristiyanların refah içinde olmasına karşı, müslüman ülkelerinde bulunan halkın fakir ve perişan olmasının din ile hiçbir alakası yoktur. Aklı başında olan herkes; eğer bugün müslümanlar zaruret içinde iseler, bunda kabahatin kendi büyük dinleri İslamiyet’te değil, bu dinin esaslarını bilmeyen veya bildiği halde tatbik etmeyenlerde olduğunu görür.
Hristiyanların fen sahasında ilerlemesinde ise, Tevrat ve İncillerin değil, iman etmedikleri halde, Kur'an-ı kerimin gösterdiği saadet yoluna sarıldıkları, böylece kendi çalışkanlıklarının, gayretlerinin ve sebatlarının sebep olduğunu derhal fark eder.
Bizim dinimizde, çalışmak, dürüst ve sebat sahibi olmak, her şeyi öğrenmek, tekrar tekrar önemle emrolunduğu halde, bunu yapmayanlar şüphesiz ki, Allahü teâlânın gazabına uğrayacaklardır. Yoksa, müslümanların geri kalmalarının sebebi, hristiyan olmadıkları için değil, hakiki müslüman olmadıkları içindir.
Japonlar hristiyan olmadıkları halde, Kur'an-ı kerimin emrettiği gayret ve dürüstlük neticesi olarak optikte Almanları; otomobil sanayiinde Amerikalıları geçti.
1985’de, Japonya’da 5.5 milyon otomobil yapıldı ve bütün dünya buna hayret etti. Japon halkı, refah içindedir. Elektronik sanayiinde de, dünyayı geçmiştir. Japon hesap makineleri, Japon bilgisayarları, Japon mikroskopları, Japon teleskopları, Japon fotoğraf makineleri dünyayı kaplamıştır. Bunların hristiyanlıkla bir alakası yoktur. Yalancı misyonerler acaba buna ne diyecekler ki?
Hristiyanların yerli maşaları olan din düşmanları, temiz gençleri aldatmak için, (İslamiyet ilerlemeye engeldir. Hristiyanlar ilerliyor. Tıpta, savaşta, haberleşmelerde kullandıkları fen aletleri, gözlerimizi kamaştırıyor. Biz de Hristiyanlara uymalıyız) gibi sözlerle, İslamiyet’teki güzel ahlakı, kardeşliği bıraktırmaya uğraşıyorlar ve Avrupalılara, Amerikalılara benzemeye ilericilik diyorlar. Gençleri, kendileri gibi İslam düşmanı yapmaya, felakete sürüklemeye çalışıyorlar. Halbuki İslamiyet, fende, sanatta ilerlemeyi emrediyor. Hristiyanlar ve bütün gayrimüslimler, babalarından, ustalarından öğrendiklerini yapıyorlar. Önceki neslin yaptıklarını, ufak tefek ilavelerle, tekrar yapıyorlar. Öncekiler yapmasalardı, bunlar hiçbirini yapamazdı.
Tarih gösteriyor ki, fendeki yenilikleri, hep müslümanlar yaptı. Fen bilgilerini, fen aletlerini yüz sene evvelki hâle kadar yükselttiler. Bu terakkilere, hep İslam dini ve bu dini tatbik eden İslam devletleri sebep oldu. Hristiyanlar, haçlı seferleri ile İslam devletlerini yıkamadıkları için, siyasi oyunlarla, yalanlarla, hilelerle, içerden yıktılar. Bunların topraklarında, muhtelif rejimler kurdular. Fakat, İslamiyet’i yok edemediler. Müslümanlardan kalan, fendeki keşiflere, ilaveler yaparak bugünkü terakkiyi kendilerine mal ediyorlar. Yalnız kendi keyiflerini, zevklerini, menfaatlerini düşünenler, kötülüklerini ortaya koyduğu için, fen ve sanatı emreden İslamiyet’e gericilik diyorlar. Yahudiler, Hristiyanlar, hatta başka din mensupları da Cennete, Cehenneme inanıyor, Mabedleri dolup taşıyor. Bu inananlara gerici demediklerine göre, fenne, sanata değil, zevk ve sefaya, ahlaksızlıklara ilericilik dedikleri anlaşılıyor. Böyle asılsız ve haksız yalanlarla, İslamiyet’e küstahça, ilk saldıran İngilizlerdir.
Şimdi müslümanların, İslamiyet’in emrettiği, fen bilgilerine de sarılmaları, yine büyük sanayi kurarak yeni aletler yapmaları, Hristiyanlardan üstün olarak, bütün insanlığı saadete kavuşturmaları gerekir. (İnternet sitelerinden)

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem