MADALYONUN İKİ YÜZÜ VAR: ŞÖHRET VE AHLAKSIZLIK
Eklenme: 16.10.2019 13:36
Sapla/Samanın birbirine karıştığı, Kaos ve hüsrân Asrında değerlerin alt/üst olduğu, değersizlerin tertemiz elde gezdiği, kantar topunda ayarın kaçtığı bir zaman diliminde yaşıyoruz.
“Âhir Zaman,Kıyametin Kapısı” demek de mümkündür.
Beyinlerin yıkandığı, zihinlerin karıştırıldığı, Dinin içinin oyulduğu, Çeşitli Zehirli/Zararlı/Şer ....izimlerin oyun ve tuzakları, projeleri desteklenmekte, yeni bir dünya nizamı yaratmak (!) için çalışmaların yapıldığı ve “GİZLİ DÜNYA DEVLETİ” nin kurulduğunu söyleyen,yazan, kitap çıkaranların sayıları az değildir.
Osmanlının Dibâcesi, İlk medeniyet tohumunun atıldığı Bursa kimlerin elindedir, neler yapılıyor, Mason teşekküllerinin icraatları ve başta bulunanların uyku halinde gaflet içinde olduklarını söyleyenler “Sivri” kabul edilmekte, ondokuz köyden kovulmak istenilmektedir.
66 yıldan beri söyler, yazarım. 85 eser, 26 sesli/görüntülü DVD, CD, binlerce Makale, 8500 şiir, Baskı haline gelmiş, yayımı bekleyen 22 eser sahibi bir nefer sıfatiyle; hep ypaüzdım, söyledim, mesajlar gönderdim, konferanslarımda, özel toplantılarda, etkinliklerde çekinmeden anlattım, ölünceye kadarda devam kararındayım.
Bursa’da çeşitli yerlere, çeşitli sözüm ona meşhurların isimleri verildi. “Bu adamlar kimdir, ne yapmışlardır, ideal ve ideolojileri neyin nesidir...?” araştırılmadan, bilenlere sorulmadan zahiri şöhret ve menfaatle, siyasi yatırımlarla, oy hesabı ile simit olarak kullanılmıştır.
Yıldırım Belediyesi tarafından yeni yapılan bir spor kompleksine Naim Süleymanoğlu ismi verildi. Bir zamanlar, Ermeni asıllı Adile Naşit’in bir yere isminin verildiği gibi..
Önce, onların kalemi ile Naim Süleymanoğlu’nun kim olduğunu görelim.
“Dünya halterinin efsane ismi, olimpiyat şampiyonu eski milli halterci Naim Süleymanoğlu, kariyeri boyunca uluslararası arenada pek çok kez göğsümüzü kabartan ve TIME dergisine kapak olan bir isim. Efsane haltercinin, 1986 yılında Türkiye'ye iltica etmesi ve 1988 Seul Olimpiyatları'ndaki başarısı, halterin ülkedeki seyrini değiştirmişti.
Türkiye'ye iltica ettikten sonra rekorları ve şampiyonluklarıyla dünyanın efsane sporcuları arasına adını yazdırmayı başaran "Cep Herkülü" unvanlı Naim Süleymanoğlu, Bulgaristan'ın Kırcaali kentinde, 23 Ocak 1967'de dünyaya geldi. Halterde 16 yaşında ilk dünya rekorunu kıran Süleymanoğlu, 1984, 1985 ve 1986 yıllarında dünyada yılın haltercisi seçilirken, 1992 yılında da Uluslararası Halter Basın Komisyonu tarafından dünyanın en iyi sporcusu ilan edildi. Süleymanoğlu, halterdeki muhteşem performansıyla tüm otoritelerin dikkatini çekti ve "Cep Herkülü" lakabını aldı.
Naim Süleymanoğlu, Bulgaristan'daki baskılardan kurtulmak ve Türkiye adına müsabakalara katılmak için 1986 yılında Avustralya'da düzenlenen Halter Dünya Kupası sırasında Türk Büyükelçiliğine sığınarak, iltica etti. 1988 Seul Olimpiyatları'na Türkiye adına katılabilmesi için Türk hükümetince Bulgaristan'a 1 milyon dolar ödenerek, gerekli izin alındı. O tarihten itibaren Naim Süleymanoğlu, şampiyonalara milli mayoyla katıldı.
Milli halterci, 1988 Seul, 1992 Barcelona ve 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda üst üste 3 kez şampiyon olarak, tarihi bir başarıya imza attı. Başarılı sporcu ayrıca, 7 dünya şampiyonluğu elde ederken, Avrupa şampiyonalarında 7 altın madalya kazanıp, 46 dünya rekorunu da kariyerine ekledi. 1988 Seul Olimpiyatları'ndaki performansıyla dünya çapında bir üne kavuşan Süleymanoğlu, ünlü Time dergisine 3 Ocak 1988'de kapak oldu.
Uluslararası Halter Federasyonu (IWF) üyeliğine 2000 ve 2004 yıllarında seçilen "Cep Herkülü", 18 Kasım 2017 tarihinde karaciğer yetmezliği nedeniyle vefat etti. Naim Süleymanoğlu, siyaset, iş ve spor camiasından kişilerin katıldığı törenle Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi. Cenazesine, aktif spor yaptığı dönemde en büyük rakibi Yunan Valerios Leonidis de katıldı.”
Madalyonun bir yüzü böyle...Devletimiz, Milletimiz adına, başarıları ile iftihar eder, övünürüz.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne.
Birileri, özellikle bizim bazı Medya organları tarafından gizlenen bir haber şöyle:
JAPON SEKAİ MORİ’NİN AÇTIĞI BABALIK DAVASI
VE ÜÇ AYRI KADINDAN 4 ÇOCUK SAHİBİ.
Dünyaca ünlü halterci Naim Süleymanoğlu’nun vefatı sonrası Japon Sekai Mori’nin açtığı babalık davasında önemli bir gelişmenin yaşandığı öğrenildi. Adli Tıp Kurumu’nun yaptığı DNA incelemesine göre, Japon gazeteci Kyoko Mori’nin 27 yaşındaki kızı Sekai Mori’nin babası Naim Süleymanoğlu. Bu sonuçla birlikte, Japon Mori de yasal mirasçı konumuna geldi. Süleymanoğlu’nun mirası 4 kişiye bölünmüş olacak.
Naim Süleymanoğlu geçen yıl 18 Kasım’da hayatını kaybetti. Dünyaca ünlü haltercinin vefatı sonrası dikkat çekici bir babalık davası açıldı. Japon Sekai Mori, Süleymanoğlu’nun babası olduğunu öne sürerek dava açtı. Mori’nin söz konusu davayı açmasına, Süleymanoğlu’nun kızları Sezin ve E. Süleymanoğlu tepki göstermişti. Mahkeme, Mori’nin iddiasına ilişkin DNA incelemesi yapılmasına karar verdi. Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderilen dosya sonrası rapor hazırlandı.
YASAL MİRASÇI OLUYOR
Hürriyet'ten Dinçer Gökçe'nin haberine göre; Konuya yakın adli bir kaynak, raporda çıkan sonuca göre Sekai Mori, Naim Süleymanoğlu’nun kızı. ATK raporunun, dava dosyasına girmesi ile birlikte Mori de yasal mirasçı vasfını almış olacak. İkinci aşamada ise, mirasın paylaşımına geçilecek.
ÜÇ ÇOCUĞU DAHA VAR
Sekai Mori dışında, Süleymanoğlu’ndan geriye ikisi İstanbul’da biri Ankara’da yaşayan üç çocuğu daha bulunuyor. Adının açıklanmasını istemeyen kaynak “ATK raporunun bu sonucuna göre, Süleymanoğlu, üç ayrı kadından 4 çocuk sahibi. Süleymanoğlu’nun hiçbir kadın ile resmi nikâhı bulunmuyor” şeklinde konuştu.
O PARA İÇİN DAVA AÇACAĞIZ
Süleymanoğlu’ndan geriye ise 2 milyon lirayı bulan 4-5 gayrimenkul bulunuyor. Süleymanoğlu’nun vefatından 4 ay önce kardeşi M. Süleymanoğlu’na 2 milyon liralık para transferi yaptığı da öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Süleymanoğlu Antalya’da bulunan 6 dönümlük arazisini satarak nakde çevirdi. Adının açıklanmasını istemeyen kaynak “Vefatından kısa süre önce böyle bir para transferi yaptığını belirledik. Çocuklarına kalmaması için böyle bir işlem yaptığını düşünüyoruz. Bu para ile ilgili de alacak davası açacağız” dedi.
ŞİMDİ... Bir yanda şöhret, diğer yanda ahlaksızlık... İşin içinden çıkın bakalım?
Böyle bir adamın ismi, böyle bir komplekse verilebilir mi?... Kararı siz verin, Vicdanın, İmanın, Ahlakın, Edebin, Haramın, Helâlin, Zinanın ölçü süzgecinden geçirin.
Herkül de neyin nesi?... Bizim kültürümüzde yeri neresi?.. Battal Gazi, Seyit Onbaşı, Şahin Bey, Kara Yusuf, Koca Yusuf, Ulubatlı Hasan, Şamun Gazi, Kılıçaslan, Adalı Halil,.... gibi daha nice değerlerimizden biri neden isim verilmez?
Hakikat ve hesabı Mȋzân terazisine kalmasın, zararın başından geri dönün, ismi kaldırın. BENDEN SÖYLEMESİ VE ŞAHİT OLARAK YAZILMASI...
|