BİR DEFTER ARANIYOR!..
Eklenme: 26.09.2019 12:38
Bursa’mızın Aydede Semtine tırmânânlar; servi ağaçlarının altında yükselen Molla Fenârî Hazretleri’nin Camisi ile mezarını göreceklerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk Şeyhülislâm’ı bulunan Molla Fenârî’nin aziz ruhuna bir Fâtiha okumadan geçemeyeceklerdir.
Osmanlının ilk Şeyhülislamı Molla Fenari, Bayburt Yakutiye Medresesinde Şeyh Ekmelüddin’den icazet alarak Bursa’ya gönderilmiştir.
Hicri 751 (Miladi 1350) tarihinde Horasan’ın Fenârî köyünde dünyaya geldiği için kendisine bu unvan verilmiştir. Esas adı Şemseddin Muhammed bin Hamza’dır. Mevlânâ Alâaddin Esved ve Şeyh Cemâleddin Aksarayî ile zamanında bulunan diğer büyük alimlerden ders aldıktan sonra, tahsilini tamamlamak için Mısır’a gitmiştir.
Din ilimlerinde olduğu kadar, fizik, matematik, ve diğer ilim dallarında da üstün başarıya erişen Molla Fenârî, Yıldırım Sultan Bayezid ve Çelebi Sultan Mehmed zamanlarında Bursa’da tedrisle meşgul olmuştur.
21 sene Bursa’da kadılık yapan Molla Fenârî; kazzazlıktan kazandığı paraları hayır hasenat işlerinde harcamış, Kahraman Bey’in akrabalarından Gül Hatun ile evlenerek, iki oğlu ile iki kızı olmuştur. Oğullarının da babaları gibi alim oldukları ve Bursa’da kadılık yaptıkları tarihi kaynaklar arasında yer almaktadır.
Bir ara gözleri görmez olmuş iken, sonra açılmasıyla şükür niyetiyle ikinci defa Hac’ca gidişinden sonra 834 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. (Miladi: 1441)
Velȋler Kerâmet sahibi olup, birbirinden güzel menkabeler bırakarak Tarihte bize önder olmuşlardır.
Molla Fenari’nin menkabeleri arasında bulunan bir Menkabe, bu asrın kaosunda bizim için ibret ve hikmet vesilesi olmalı, düşündürmeli, titretmeli ve nefsimize çeki/düzen vermelidir
HOCAM GÖZLERİMİ KÖR ETTİ:
Molla Fenârî bir gün kitap okurken, bir hadis ile karşılaşır. Bu hadisin meâli şöyledir: “Adâleti ile hükmeden hükümdar, ilmiyle amel eden alim, bu ikisi toprakta çürümez.” Bu hadisi okuyunca merakı artan Molla Fenârî’nin aklına bir husus gelir. “Benim hocam ilmi ile amel ederdi. Onun kabrini açayım bakalım çürümemiş mi?” deyip, hocasının kabrini açar. Hocasının cesedini çürümemiş olarak, mis kokular içerisinde bulur. O anda hocası şöyle der:
-Ben şöhret âfâtından kaçtım, buraya girdim. Gözlerin kör olsun, beni teşhir mi edeceksin?
Bu sıralarda Molla Fenâri Amme Suresi’nin tefsirini yazıyormuş. Hocasının bedduası üzerine gözleri kör olduğu için, tefsir yarıda kalmış.
Bir gece Molla Fenârî rüyasında Peygamber efendimizi görmüş. Peygamber Efendimiz (S.A.V) Amme Suresi’nin tefsirini neden tamamlamadığını Molla Fenârî’ye sormuş. Molla Fenârî de olup bitenleri etraflıca anlatmış. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz üzerindeki hırkadan bir kıl çıkararak gözünün birine, başka bir kıl çıkararak diğer gözüne bırakmış ve Molla Fenârî’nin gözleri açılmış.
Bundan sonra Molla Fenârî bir kitap yazmış ve ismini “Aynu’l âyan” (Gözlerin Gözü) koymuş...
Materyalist ve kapitalist Asır zihniyetinde olanlar, birşeyler diyebilirler.
Dinden/İmandan/İslamdan nasipleri bulunmayan kararmış kalp sahipleri bu Menkabe hakkında ileri/geri birşeyler söyleyebilir, inanabilirler.
İman edenler, Allah ve Peygamberi iyi bilenler: “Başım/Gözüm üstüne” der, sahiplenirler.
Bu tür menkabelerin yazılı bulunduğu bir defterden bahsediliyor.
Yıllardan beri yapılan araştırmalar ve çalışmalar sonunda, deftere ulaşmak mümkün olmadı.
BU DEFTERİ ARIYORUZ!...
DUYANLAR,BİLENLER, GÖRENLER VARSA:05354777390 VE 05365726429 NOLU TELEFONLARA BAŞ VURUP, MÂNEVİ BİR SADAKAYA SAHİP OLABİLİRLER.
BEKLİYORUZ...ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR, MİNNET VE ŞÜKRANLARIMIZLA...
|