İLK KURŞUN HİKÂYESİ VE....
Eklenme: 31.07.2019 11:54
“Tarih bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimidir.Bizim ülkemizde tarih arşivlerde ve belli kesimin ideolojisinde yıllarca mahkum kalmıştır.Tarih diye bize öğretilen ise büyük ölçüde hatalar silsilesi ve ilizyon gösterisidir.”
Diyenler, yazanlar, konuşanlar, Bilgi/Belgeleri Gün Işığına çıkaranlar haksız değildir.
“Yalan Söyleyen Tarih” utanır mı, utanmaz mı bilmem...Ancak; 66 yıldan beri kelam ve kalem sahibi bir kişi olarak, seksen dört eser, binlerce makale ve araştırma yapan, konferanslar veren, etkinliklerde bulunan bir kişi olarak, tarihin bu yalanlarından mûzdarip oldum. Kabir kapısında uzatmaları oynayan bir nefer sıfatiyle, üzüntülerimiz devam ediyor.
Bir Lozan’ı, İstiklal Mahkemelerini, Mustafa Kemali, 31 Mart ve Bayburt Hart isyanını yanlış anlatan, beyinleri yıkayan, uyuşturan, kandıran, kimden yana oldukları belli olmayan bir azınlık, Devirimciler boza pişirmeye devam ediyorlar.
Atatürk döneminde ismi geçmeyen Hasan Tahsin, sonraları resmi tarihe yamanmış dönme bir Yahudi olup, Osman Nevres ismini de taşır, Selanik’li Sabetayist bir aileden gelir.
İttihat ve Terakki’nin fedailerindendir. Bükreş’te İngiliz siyasetçisbi Buxton kardeşlere düzenlediği suikasttan sonra yakalanıp ağır hapse mahkum edilen, Galiçya seferinde Bükreş’e giren Alman-Osmanlhı askerleri sayesinde hapisten kurtulup, İzmir’e götürülen adam. Hukuk-ı Beşer gazetesini İzmir’de çıkarıp, 15 Mayıs 1919 günü Yunan askerlerinin açtığı ateş sonucunda ölen yalancının biri..
Erdoğan Sorguç isimli araştırmacı İzmir’li bir yazarın “İlk Kurşunun Seyir Defteri” isimli verimlii çalışmalarında, Yunan’a atılan ilk kurşunu bırakın, aynı gün ölü bulunduğu gerçeği yatıyor.İzmir- Konak Meydanındaki “İLK KURŞUN ANITI” yalanından tarih bile utandı, bari sizde utanın, kaldırın bu anıtı..
Gazinin Nutuk eserinde, Hasan Tahsin’in ismi yoktur. Yine nutukta; ilk kurşunun 28 Mayıs 1919’da Ayvalık’ta Ali Bey tarafından atıldığı yazılıdır.
Ders kitaplarına kadar sokulan bu yalan, bir Yahudi düzmecesidir, bu oyuna gelenleri ecdat ve şehitlerimiz affetmeyecektir.
Albay Süleyman Fethi, o tarihlerde Asker Alma Daire Başkanıdır. Kur’an okuyan, palikaryaların dipçikleri altında “Yaşasın Müslümanlık” diye bağıran ve padişahın giydirdiği üniformayı ölümü pahasına çıkarmayı reddeden bir kahramandır Fethi bey…O tarihte; Laikçi ve İttihatçı bir kahraman(!) aradılar ve Hasan Tahsin’i buldular.
1920 yılında İzmir’de neler oldu başlıklı bir kitapçıkta; Süleyman Fethi Bey’in, İstanbullu bir şeyhin oğlu olduğunu öğreniyoruz. Bu eserde, bu mücahidin nasıl şehit olduğu anlatılır. Tahammül gücünüz varsa buyurun:
“Süleyman Fethi Bey Yunan’ın İzmir’e çıktığı gün, kışlada Kur’an-ı Kerim okurken, Yunanlıların hücumuna maruz kalmış, elinden kitabı alıp, ayaklarıyla çiğnemeye başlayan bir Yunan subayına vurduğu bir tokattan dolayı, ilk şehadet süngüsünü omuzu üzerinden alır.
Bu Aslan, yarasının kanlarına bakmaksızın eğilerek o mübarek Kur’an-ı Azimüşşan’ı yerden almış ve omzundan akan kanlara karıştırdığı gözyaşlarıyla ıslatarak öpüp başına koymuş, bu sırada etrafını saran 20 kadar Yunan asker ve subayının ikinci bir hücumuna maruz kalmış.
Odasına giren askerler merhuma ellerini kaldırmasını emretmişler, şöyle demiş: “Ben bir kumandan ve albayım, âmirimden başkasından emir almam.” Bu söz, bedeninde ikinci bir süngü yarası daha meydana getirmiş. Üniformalarını çıkar emrine karşı da: “O üniformayı bana padişahım verdi, ancak onun emri çıkartır.” Canavarlaşan azgın Yunanlılar, merhumun üzerine çullanarak üniformalarını parçalamış. Çıkardıkları kayışla kafasını birkaç yerinden yarmışlardı.
Dördüncü bir teklif geldi: “Zito (yaşa) Venizelos diye bağıracaksın.” Yaralı aslan yine kükrer:
- Yaşasın Osmanlılık, benim kanımın döküldüğü bu topraklar, İnşaallah size mezar olacaktır.
Yeni bir süngü darbesi daha… Sekizince süngü saldırısı altında, takati kesilerek kıbleye dönmüş: “Allah’ım sen Müslümanları bu cellatlardan kurtar” diyerek secdeye kapanmıştı. O aralık yetişen Amerikalılar, Fethi Bey’i kanlar içerisinde hastaneye götürmüşler, bir gün sonra da şehit olmuştur.
( Daha detaylı olarak bakınız: 28 EYLÜL 2014/PAZAR-Zaman ilavesi, Mustafa Armağan )
Sözüm ona Vefa borcu olmak üzere, 50 Milletvekiline mezar yapılacakmış. Bu projede Bursa’dan on iki kişinin ismi geçiyor. Sivas kongresine katılan Osman Nuri Özpay ve Muhittin Baha Pars. Şimdi diğerlerinin mezarları aranıyor.
“Yakın zamana kadar Milli Mücâdele'de ''İlk Kurşun'un '' İzmir'in işgali sırasında Hasan Tahsin (Asıl adı Osman Nevres)'in Yunanlılara attığı kurşun, Milli Mücadele'nin İlk Kurşunu olarak biliniyordu. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, Milli Mücadele'de düşmana karşı sıkılan ''İlk Kurşun'un, (İzmir'in 15 Mayıs 1919'daki Yunanlılara sıktığı ilk kurşundan 5 ay önce) Dörtyol'da 19 Aralık 1918'de Mehmet Çavuş (Mehmet KARA) tarafından atıldığı ortaya çıkmıştır.
Bu çarpışmaların ardından Dörtyol'a dönen Fransız askerleri, Jandarma Komutanı Teğmen Hasan'ı sebepsiz olarak ağır şekilde yaraladılar.
Dörtyol civarındaki Çaylı Köyü'nde Mehmet (Osmanoğlu lakaplı) oğlu Mustafa da Kurtkulağı Köyü'nde şehit edildi. Bu ve buna benzer haksız davranışların devamı, Türk halkını direnişe sevketti.
Yöre halkı canını ve namusunu kurtarmak için her türlü imkanını kullanarak silah satın almaya başladı.Kara Hasan da Fransızlardan kardeşinin intikamını almak için Kuzuculu Köyü'nde bir teşkilat kurarak direnişe geçti. Mal ve hayvanlarını satarak silahlanan yöre insanları da Kara Hasan'a katıldılar. Böylece, zamanla sayısı 300-400'e varan bir milli teşkilat ortaya çıktı.1919 yılı başlarında harekete geçen Kara Hasan Paşa ve çetesi de, Türkiye'de işgal güçlerine karşı millȋ direnişi ilk başlatan teşkilat olmuştur.
Kara Hasan'a halk ''PAŞA'' unvanını verir. Çetesi de ''Kara Hasan Paşa Çetesi'' olur. Kara Hasan Paşa artık Fransız ve Ermenilerin korkulu rüyası olmuştur.Kara Hasan Paşa, halkın dilinde bir milli kahramandır artık. Çetesi ile Gavur Dağları, Antakya, Adana, Maraş, Antep, Osmaniye, Ceyhan dolaylarında Fransızlara baskınlar yapıyordu. Türklerin can, mal ve namuslarını korumaya çalışıyordu. Kara Hasan Paşa, Türkiye'nin en büyük Kuvay-i Milliye Teşkilatını kurarak Fransız ve Ermenilerle mücadele ederek 9 Ocak 1922'de düşmanların bu vatan topraklarından kovulmasını sağlamıştır. “
İfadelerini İnternet kaynaklarından aldım.
Genel Kurmay Başkanlığı tarafındanzda onaylanan bu olay, hâla günümüzde temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp Millete sunulmaktadır.
.......................................................
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
ANKARA
ATASE: 3214-4-92 Arşiv 29 OCAK 1992
KONU: Kadir ASLAN 'ın dilekçesi
HATAY VALİLİĞİNE
İLGİ : Hatay Valiliği'nin 18 ARALIK 1991 gün ve sayı: Ya.
İş : 16 (işl. 12) 2325 / 4407 sayılı yazısı
1.Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığına
gönderilen ilgi yazıyla, İşgalci güçlere karşı ilk kurşun'un 19 Aralık
1918'de Dörtyol ilçesinde Mehmet Kara tarafından atıldığından
bahisle, ilgi yazı ekindeki belgelerinde incelenerek konuya açıklık
getirici bilgiler istenilmektedir.
2.Konuyla ilgili olarak, arşiv uzmanınca ATASE Başkanlığı
arşivinde gerekli incelemeler yapılmış olup; inceleme neticesi
hazırlanan uzman raporu ekte gönderilmiştir.
3.Uzman raporu ve konuyla ilgili Başkanlık yayınlarının tetkiki
neticesinde, Birinci Dünya Savaşından sonra galip devletlerin
yurdumuzda ilk işgal ettiği yerlerin İskenderun ve Dörtyol olduğu
bu düşmana karşı ilk direniş hareketlerinin yine bu bölgede başladığı buna bağlı olarak da ilk silahlı direniş hareketinin de 19 Aralık 1918'de Dörtyol ilçesi Karakese köyünde gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Bilgilerinize arz ederim.
GENELKURMAY BAŞKANI NAMINA
Erdoğan ÖZNAL
Hv. Plt. Korgeneral
As. T. ve Str. E. Bşk
......................................................................
Bu bilginin doğruluğu artık tartışılmıyor, Genel Kurmay Başkanlığı tarafından da tasdik edilmiş bir hadise. Karakese köyünden bir arkadaşımın hem baba hem de anne tarafından dedeleri o günkü çeteler içinde yer almışlar. Karakese Belediyesi’nin bastırmış olduğu bir kitapta hadiseler detaylı bir şekilde anlatılmış :
Karakese köyü ve Dörtyol’da 19.Aralık. 1918’de atılan ilk kurşun Anısına ” İlk Kurşun” adı birçok yerde kullanılmış :
İlk Kurşun Mahallesi ,İlk Kurşun Caddesi, İlk Kurşun Anıtı, İlk Kurşun Müzesi,İlk Kurşun Tıp Merkezi,İlk Kurşun Diş Tedavi Merkezi ,19 Aralık İlk Kurşun Kapalı Spor Salonu, İlk Kurşun İlköğretim Okulu gibi....
Köklü bir mayası bulunan, bu mayadan bugünlere gelen AK PARTİ’nin Milletvekillerine ne oluyor?.. Akıllar mı tutuldu, imanlar mı yara aldı, ihanet Şebekeleri, Şer güçler, para baronları esir mi aldı?..Bilecik Milletvekili ve Yerel Yönetimler Başkan yardımcısı Selami Yağcı, kime yağcılık yapmak istiyor?...
Bu vefa (!) hareketi nereden çıktı?...
Her 15 Mayıs günü, Hasan Tahsin’in şehit (!) edilişinin yıldönümlerinde, dikilen heykel önünde ahkâm kesmeleri son bulmalı, yalanlar bu millete anlatılmalıdır.
İstanbul Bülbüldere’deki Sabetayist Mezarlığında hatırasına yapılmış mezarı bulunan Hasan Tahsin’in heykeli yerine Albay Süleyman Fethi’nin heykelinin yapılmasını bekliyoruz.
|