ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
Eklenme: 27.07.2019 11:10
Maymunların avret yerleri görünmek üzere çıplak olup, diğer hayvanların avret yerleri kapalıdır. Hayvanat bahçelerinde maymunların bu ayıbını örtmek için bezle kapatırlar.
Bir kedi veya köpek ihtiyacını gidereceği zaman, etrafa bakınarak bir kenara pisler ve üzerini örter.
Hayvanların insana verilen akılları yoktur, dolayısıyla Edep nedir bilmezler. Yeryüzünde Allah’ın Halifesi, en üstün varlık olarak yaratılan İnsan için uyulması gereken Emirler /Nehiyler vardır. Cennet ve Cehennem de bunun için elzemdir.
Asrımız kaosu ve hüsranı içerisinde çeşitli hastalıklar, felaket ve mûsibetler zirvede olup, Kanseri geride bırakan ahlaki bunalım, isyanlar, Haramlar, Günahlar insanlığı kasıp/kavurmaktadır.
Boşanma davaları, cinayet, kudurma, cinnet, tecavüz, intihar, Uyuşturucu/Alkola müptela olmak gırla gidiyor, insanlık kıyametin kapısında Cehenneme akın akın...
Allah’a, Peygambere, Kitaba inanıyorsak; A’râf, 7/26. Nûr, 24/30. ve Hadislerde Nesâî-Gusül bölümlerine bakabiliriz:
“Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.” Hadis-i Şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah halîmdir, hayâ sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever…”
Erkek ve kadının örtünmesi, ilgili kurallara göre olup, emanet olan çıplak bedenin muhafazası şart koşulmuştur.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Cuma Hutbelerinde yer aldığı gibi:
“Bedenimiz, ruhumuz gibi Rabbimizin bizlere lütfettiği büyük bir nimet, aynı zamanda bir emanettir. İnanan her erkek ve kadın, bu emanete sahip çıkmakla mükelleftir. Nitekim sahip olduğumuz her nimet gibi bedenimizin de üzerimizde hakkı vardır. Nimetin kıymetini bilen her mümin, bedenini salih ameller işleme ve iyiliğe yardım etme yolunda kullanmalıdır. Zira gün gelecek, bedensel gücümüzü, güzelliğimizi ve yeteneklerimizi hangi amaçla kullandığımızın hesabı sorulacaktır.
Bedenimiz ile ilgili sorumluluklarımızın başında onu örtmek, kem gözlerden ve kem sözlerden muhafaza etmek gelir. Bedenin örtülmesi, her şeyden önce dinî bir yükümlülüktür. Aynı zamanda fıtrî ve ahlâkî bir davranıştır.
Örtünmek, başkalarından ziyade, insanın kendisi için yaptığı bir iyiliktir. İnsanın kendisine olan saygısının ve özeline sahip çıkmasının bir göstergesidir.
Mahrem yerleri örtmek, vücuda olan itinanın ve hayâ duygusunun bir yansımasıdır. Sadece insana has olan hayâ duygusunun kaynağı ise, Peygamberimizin ifadesiyle imandır. Doğduğunda bir örtüye sarılıp annesine emanet edilen insanoğlu, öldükten sonra da bir örtü altında yıkanır ve yine bir örtüyle kefenlenerek toprağa verilir.
Mümin, kendi bedenine duyduğu saygıyı, bir başkasına da göstermek zorundadır. Vücudunu izinsiz ve haksız bakışlara karşı örttüğü gibi, bir başkasının mahremiyetine de hürmet göstermelidir. Bakışlarıyla hiç kimseyi rahatsız etmemeli, sınırlarını bilmelidir.
Halk arasında yaygın olarak kullanılan “Güzele bakmak sevaptır!” sözünün yüce dinimiz İslam’da karşılığı yoktur. Zira güzel ya da çirkin fark etmeksizin her insanın mahremiyet hakkı vardır.
Yüce Rabbimiz, bu hususta müminleri şöyle uyarır: قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْۜ “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.” وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖ “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet yerlerini göstermesinler.
Başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar.”Ayet-i kerimelerin apaçık beyanıyla, Cenâb-ı Hak, erkek ve kadın bütün müminlerden edeb ve mahremiyet konusunda hassasiyet bekler. Gözlerimizi haramdan çevirmenin ve tesettüre riayet etmenin hepimiz için bir vecibe olduğunu ifade buyurur. Özellikle erkekler için beden sağlığını da tehdit eden dar giysiler, mahremiyetin korunmasını sağlamadığı için tesettür bilincine uymaz. Tesettür bilinci ise bedeni örtmek kadar, kalbi ve aklı da her türlü kötülüğe, fuhşiyata ve harama karşı kapatmak, örtmek ve korumaktır.
İffet, kadına, erkeğe, gence, yaşlıya kısacası her insana yakışan üstün bir meziyettir. Irz ve namus dokunulmazlığı, insanların ortak değeridir. Bu değere riayet etmek kadını ne kadar saygın kılıyorsa, erkeği de o derece saygın kılar. Zira kadınıyla erkeğiyle her insan mükerremdir.
Mahremiyete özen göstermek, takvanın yani Allah’a karşı saygılı ve sorumluluk sahibi bir duruşun gereğidir. Öyleyse bedenimizi bize lütfeden Rabbimiz ile aramızdaki bağı zayıflatmayalım. O’nun sevdiği ve razı olduğu bir ömür yaşayalım. Bedenimizin kıymetli ve dokunulmaz, ruhumuzun şerefli ve saygın olduğunu bilelim. Ailemize ve bilhassa çocukluk çağından itibaren yavrularımıza mahremiyet bilinciyle özgüven aşılayalım.
Erdemli bir toplum olmanın, ahlaki, manevi ve kültürel değerlerimize sahip çıkmaktan geçtiğini unutmayalım.”
Cumhuriyet Tarihinde, camilerde böyle bir Hutbenin okunmasını ilk defa görüyorum.
Bu hutbe kitapçık halinde basılmalı, dağıtılmalı, emirlerle okullarımıza kadar inmeli ve resmi dairelerde masa üzerinde durmalı, zaman zaman okunmalıdır.
Asrımızın insanlığı kasıp/kavurduğu, bütün belaların buradan kaynaklandığı, ahlaki değerlerin çukura düştüğü, bunalım geçiren insanlığın, özellikle gençliğin kapanmaya ihtiyacı var.
Atatürk'ü, Laikliği, Cumhuriyeti, Özgürlüğü Maske/Paravan olarak kullanarak, Dinin emirlerine, yasaklarına karşı duran, kampanyalar açan, Projeler hazırlayan, gösteriler yapan, Bağıran/Çağıran Devirimcilerin oyun ve tuzaklarına gelmemeli, ademe verilen aklı kullanmalıyız.
Kurtuluş Allahın Kitabına sarılmak, Peygamberin Hadislerine ve Sünnetine göre yaşamaktır. Yoksa Cehennem gereksiz, Cennet de o kadar kolay değildir.
Halkımız ağzında çıplak kadınlara “CIBILDAK” denir. Bir şiirimde bu yarayı neşterledim. Feryat koptu, bazı dostlar bile Kütüphanemize gelmez oldu. Anlayan ve anlamak isteyenler için Tekraren buraya alayım:
GÖNÜLDEN DAMLALAR (148)
“CIBILDAK” DEDİK DİYE...
Kınarsanız kınayın, “Cıbıldak” ad cıbıla.
Oyarsanız oynayın, bakın hele hınbıla.
Kaynarsanız kaynayın, Def/Dümbelek çıngıla.
Gülün, hem de ağlayın; aldırmayın dingile.
ASRIN HALİNE BAKIN, CIBILA KELÂM YASAK,
BÂTILA DOĞRU AKIN, KALEMİ NEYE KOYSAK?
San ki Kıyamet koptu, saldırılar her yandan.
Elde görülen coptu, ordan gelen fermândan.
Bilinen beleş loptu, bedâvası harmandan.
Enseye battı toptu, fayda olmaz dermândan.
ÖZ YURDUMDA “PARYA” MI, HE DİYELİM BUNLARA,
FİKİRDE ANGARYA MI, ÂVENESİ ŞUNLARA.
Allah’ın emri tektir, cıbıl isen konuşma.
İsyah hakkı kötektir, oralarda buluşma.
Ahlak için köstektir, günahlara alışma.
Âdil olan istektir, kenarda dur karışma.
SÖYLENECEK SÖYLERİZ, ÖRTÜNME ALLAH EMRİ,
BİZ HER ZAMAN BÖYLEYİZ, OLMAYIN SAKIN FEVRİ.
Susan Dilsiz Şeytandır, Peygamber böyle demiş.
Nemelazım bühtândır, İmanlar Hakka ermiş.
Kaos Asrı buhrândır, hakikat öne sermiş.
Yaşayanlar Sultandır, kendini Aşka vermiş.
SIRA YOK, SIRA GELİR; BİR GÜN KAPI ÇALINIR,
DERYÂDA SU YÜKSELİR, HÜKÜM HAK’TAN ALINIR.
Cihatta Tebliğ esas, korkaklığın yeri yok.
Şeriat’ta var kısas, saplanır sȋneye ok.
Fermânı vicdana as, mesûliyet olur çok.
Sonra tutarsın bir yas, gönülde olursa şok.
KO DESİNLER, DESİNLER; DALKAVUK OLMA SAKIN,
ÖLÜ ETİ YESİNLER, EDEP/ERKÂNIN TAKIN.
KEMÂLİ üzgün değil, Cıbıla “Cıbıl” dedi.
Hakkın önünde eğil, asla tâviz vermedi.
Dağ dibinde bir çeğil, daim Hak’tan istedi.
Dâvaya verdi meyil, Ruh/Fikiri besledi.
DOST OLAN ALLAH YETER; BAŞKA KAPI İSTEMEM.
GIYBET ÖLÜMDEN BETER, KİMSEYE KİN BESLEMEM.
|